Sedef Hastalığında Beslenme: İltihapla Baş Etmek İçin Doğru Gıda Seçimleri

Sedef hastalığı (psoriasis), bağışıklık sisteminin cilt hücrelerine saldırması sonucunda ciltte iltihaplanma ve hızlı hücre büyümesiyle karakterize olan kronik bir otoimmün hastalıktır. Genellikle vücudun belirli bölgelerinde, kırmızı, kalın pullu lekelerle kendini gösterir ve kaşıntı, hassasiyet gibi rahatsız edici belirtilerle seyreder. Genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülen hastalığın farklı türleri vardır; en yaygın olanı plaque psoriasis olup, diğer türler arasında guttate, inverse, püstüler ve eritrodermik psoriasis yer alır. Tedavi edilemez, ancak topikal kremler, ilaçlar ve fototerapi gibi yöntemlerle yönetilebilir; bu nedenle bir dermatologdan destek almak önemlidir.

SEDEF HASTALIĞI TÜRLERİ

  1. Plaque Psoriasis (Plak Sedef): En yaygın türdür ve cilt üzerinde kalın, kırmızı lekeler (plaklar) oluşur. Genelde pullarla kaplıdır ve dirsek, diz ve kafa derisi gibi alanlarda sıklıkla görülür.
  2. Guttate Psoriasis (Guttaform Sedef): Genellikle çocuklarda ve genç yetişkinlerde görülür. Küçük, damla şeklindeki kırmızı lezyonlar ile karakterizedir. Sıklıkla streptokokal enfeksiyonlar sonrası ortaya çıkar.
  3. Inverse Psoriasis (Ters Sedef): Cildin yoğun kıvrım bölgelerinde (koltuk altı, kasık, meme altı gibi) görülür. Kırmızı, parlak, pürüzsüz lezyonlar vardır ve genellikle pullanma göstermez.
  4. Pustular Psoriasis (Püstüler Sedef): Beyaz püstüllerin (iri, iltihaplı kabarcıklar) olduğu, genellikle el ve ayaklarda ortaya çıkan bir türdür. Lezyonlar genellikle ağrılıdır ve kaşıntıya neden olabilir.
  5. Eritrodermik Psoriasis (Eritrodermik Sedef): Nadiren görülen ve cildin büyük bir bölümünü etkileyen bir formdur. Şiddetli kaşıntı, yanma ve ciltte geniş, kırmızı alanlar yaratır. Bu tür, acil tıbbi müdahale gerektirebilir.
  6. Psoriatic Arthritis (Psoriatik Artrit): Sedef hastalığı olan bireylerde eklem iltihabına neden olan bir durumdur. Cilt belirtilerinden bağımsız olarak ortaya çıkabilir ve eklemlerde ağrı, şişlik ve sertliğe yol açar.

 

  HASTALIĞIN ALTINDA YATAN FAKTÖRLER

1. Genetik Yatkınlık:Sedef hastalığı, aile geçmişi olan bireylerde daha yaygın görülmektedir. Genetik faktörlerin, hastalığın gelişiminde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir.

2. Bağışıklık Sistemi: Sedef hastalığı, otoimmün bir hastalık olarak kabul edilir. Bağışıklık sistemi, cilt hücrelerine yanlışlıkla saldırır ve ciltteki hücrelerin normalden daha hızlı büyümesine neden olur.Bu immün kaynaklı hastalığın uyaranlarından birinin de sızdıran bağırsak sendromu olabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle tedavinin bir beslenme programı ile desteklenmesi önemlidir.

3. Enfeksiyonlar: Özellikle streptokokal enfeksiyon gibi bazı enfeksiyonlar, sedef hastalığını tetikleyebilir veya belirtilerini kötüleştirebilir. Özellikle guttate psoriasis, bu tür enfeksiyonlar sonrası ortaya çıkma eğilimindedir.

4. Stres :Psoriasis belirtilerinin alevlenmesine neden olabilen önemli bir tetikleyicidir. Psikolojik stres, bağışıklık yanıtlarını etkileyerek hastalığın seyrini kötüleştirebilir.

5. Yaralanmalar ve Cilt İrritasyonu :Ciltteki kesikler, yanıklar veya diğer mekanik travmalar (Köbner fenomeni olarak adlandırılan durum) sedef hastalığının ortaya çıkmasına yol açabilir.

6. Obezite:Fazla kilolu bireylerde sedef hastalığı riski daha yüksektir. Vücut yağ dokusu, enflamatuar maddelerin üretimine yol açabilir ve bu da hastalığın gelişimine katkıda bulunabilir.

7. Alkol ve Sigara Tüketimi :Alkol tüketimi ve sigara içimi, sedef hastalığı riskini artıran faktörler arasında yer alır. Bu alışkanlıklar, bağışıklık sistemini etkileyerek hastalığın seyrini olumsuz yönde etkileyebilir.

8. Hormonal Değişiklikler :Kadınlar için adet döngüsü, hamilelik ve menopoz gibi hormonal değişiklikler, psoriasis belirtilerini etkileyebilir.

 

BESLENMENİN ÖNEMİ

Sedef hastalığı (psoriasis), ciltte iltihaplanmaya neden olan kronik bir durumdur ve beslenme, bu hastalığın yönetiminde büyük bir rol oynamaktadır. Sağlıklı bir beslenme düzeni, iltihaplanmayı azaltarak cilt sağlığını iyileştirebilir; özellikle omega-3 yağ asitleri, antioksidanlar ve probiyotikler içeren gıdalar tercih edilmelidir. Buna ek olarak, işlenmiş gıdalar, şeker ve trans yağlar gibi iltihaplanmayı artırıcı besinlerden kaçınmak, hastalığın belirtilerinin hafiflemesine yardımcı olabilir. Yeterli su tüketimi ve sağlıklı kilo kontrolü de sedef hastalığı olan bireylerin genel sağlık durumlarını iyileştirebilir.Yapılan çalışmalarda sedef hastalarının A, E ve C vitaminlerinin düzeyleri düşük bulunmuştur. Sedef hastalığının seyrinin olumsuz yönde etkilenmemesi için hastalarının günlük tükettikleri potasyum, kalsiyum, magnezyum başta olmak üzere besin öğeleri ve enerji miktarlarına dikkat etmemeleri oldukça önemlidir ,Kısacası, doğru beslenme alışkanlıkları benimsemek, sedef hastalığı ile mücadelede önemli bir strateji olup, bireylerin yaşam kalitesini arttırmaktadır.

 

  • GLUTENSİZ DİYET

Sedef hastalığında olduğu gibi çölyak hastalığının patogenezinde de Th1 sitokinleri rol oynamaktadır. Çölyak hastalığında gliadin, doku transglutaminazı ve endomisyuma karşı oluşan IgA otoantikorları bulunmaktadır. Bu antikorların sedef hastalarında daha sık görüldüğünü belirten yayınlar mevcuttur. Glutensiz diyet uygulayan sedef hastalarında anlamlı oranda PASİ’de iyileşme olduğu görülmüştür.Araştırmalar, bazı sedef hastalarının glutensiz diyet uyguladıklarında semptomlarının hafiflediğini göstermektedir. Glutenin inflamatuar bir yanıtı tetiklediği düşünülmektedir, bu nedenle glutensiz bir beslenme yaklaşımı, bazı hastalarda ciltteki iltihabı azaltabilirAncak, herkes için aynı etkiyi göstermeyebilir ve glutensiz diyet, dengeli bir beslenme planıyla desteklenmelidir. Bu nedenle, sedef hastaları için beslenme düzeni oluştururken bir beslenme uzmanına danışmak önemlidir. Bu sayede en uygun beslenme planı belirlenebilir ve genel sağlık durumu iyileştirilebilir.

 

  • ELİMİNASYON DİYETİ

Eliminasyon diyeti, sedef hastalığına neden olabilecek veya semptomları kötüleştiren gıdaların tespit edilmesine yardımcı olmak amacıyla belirli gıda maddelerinin diyet dışına çıkarıldığı bir yöntemdir. Bu diyet, genellikle glüten, süt ürünleri, şeker ve işlenmiş gıdalar gibi potansiyel tetikleyicileri içerir ve 2-6 hafta boyunca uygulanır, ardından gıdalar birer birer yeniden tanıtılarak vücudun tepkisi gözlemlenir. Bireyler, kendi gıda intoleranslarını belirleyerek iltihaplanmayı azaltma ve semptom yönetimine katkı sağlama imkanına sahip olurlar; ancak bu sürecin bir sağlık profesyonelinin rehberliğinde gerçekleştirilmesi önemlidir, zira uzun vadeli eliminasyon diyetleri beslenme eksikliklerine yol açabilmektedir.

 

  • PROBİYOTİKLER

Sedef hastalığında bağırsak mikrobiyotasında görülen değişmeler dolayısıyla hastalığın yönetiminde probiyotiklerin potansiyel faydaları üzerine ilgi artmaktadır çünkü probiyotikler, bağırsak mikrobiomunu destekleyerek bağışıklık sisteminin dengelenmesine yardımcı olabilir.Yapılan araştırmalarda Lactobacillus salivarius ve Lactobacillus rhamnosus içeren probiyotiklerin sedef hastalığı gibi  kronik cilt iltihabı rahatsızlıklarını önleyebileceği bilinmektedir .Doğru probiyotik kullanımı iltihaplanmayı azaltmaya ve cilt sağlığını iyileştirmeye katkıda bulunabilir. Bununla birlikte, probiyotik kullanımı her bireyde farklı sonuçlar doğurabileceğinden, sedef hastalığı olan kişilerin bu tür takviyelere başlamadan önce bir sağlık profesyoneline danışmaları önerilmektedir

  • KURKUMİN

Kurkumin, zerdeçalın ana aktif bileşiği olarak bilinir ve anti-inflamatuar özellikleri ile dikkat çeker.Araştırmalar, kurkuminin sedef hastalığı gibi otoimmün durumların tedavisine yardımcı olabileceğini göstermektedir. Kurkuminin vücutta iltihaplanmayı azaltan etkileri, ciltteki belirtileri hafifletmeye katkıda bulunabilir. Bunun yanı sıra, kurkuminin antioksidan özellikleri de cilt sağlığını destekleyebili

BESLENME ÖNERİLERİ

  • Aşırı alkol tüketiminden kaçının.
  • Kırmızı, pul biber, aşırı acılı yiyecekler. Aşırı baharatlı yiyeceklerden kaçınılmalıdır.(çiğköfte sucuk,pastırma)
  • Bağırsak geçirgenliğine neden olan tahıl, kurubaklagil, süt ürünleri ve şekerin çıkarılması uzman görüşüyle değerlendirilebilir.hanff
  • Gece gölgesi sebzeleri(domates,biber,patlıcan) tüketiminde aşırıya kaçmayın.
  • Şeker ve işlenmiş gıdalardan(cips,kraker,bisküvi) kaçının.
  • Omega-3 tüketimine özen gösterin.haftada 1-2 balık tüketebilir veya omega-3 takviyesi kullanabilirsiniz.
  • Antioksidan içeriği yüksek zencefil ,zerdeçal ,yaban mersini havuç gibi besinleritüketmeye özen gösterin.
  • Cildin nemli kalması için bolca su tüketin.
Bu site, size daha iyi bir tarama deneyimi sunmak için çerezler kullanmaktadır. Bu web sitesinde gezinerek, çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.